HÜR CUMHURİYETİN MERKEZİ
27 ARALIK 1919, ATATÜRK’ÜN ANKARA'YA GELİŞİ
Cumhuriyet Gazetesi sahibi ve baş muhariri Yunus Nadi’ye
verdiği bir mülakatta şöyle der;
‘’Ben Ankara’yı coğrafya kitabından ziyade, tarihten öğrendim ve
Cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Hakikaten Selçuki idaresinin inkısamı
üzerine Anadolu’da teşekkül eden küçük hükümetlerin isimlerini okurken ‘Ankara
Cumhuriyeti’ni görmüştüm!’ Tarih sayfalarının bana bir CUMHURİYET MERKEZİ
olarak tanıttığı, Ankara’ya geldiğim O gün gördüm ki, aradan geçen asırlara
rağmen Ankara’da hala 'O Cumhuriyet kabiliyeti' devam ediyor!
Padişah ve İngilizlerin Anadolu’daki işgale karşı
direnme çabalarını bastırmak için düşünülen M. Kemal ismi üzerinde uzun
tartışmalar yapılmıştı. Damat Ferit Paşa’nın kefaleti neticesinde karar
verilmiş, M. Kemal’in adı Malta Sürgünleri listesinden çıkarılarak
Padişahın özel yetkili Yaveri olarak Anadolu’ya gönderilmek, üzere
görevlendirilmişti. Bu görev, M. Kemal için, Milletin sinesinde, İrade-i
Milliye’nin ortaya çıkarılması anlamı taşıyordu.
VER ELİNİ ANADOLU,
Tutuklanmaktan bir kaç saat farkla kurtulan, M. Kemal KAYSERİYE
oradan da Mucur'a geçer.
M. Kemal, Hacı Bektaş’da Çelebi Cemalettin Efendi ve Salih Baba ile
can cana gelerek 'HAK YOLUNDA' irade koymak üzere sözleşirler. Tekrar Mucur'a
dönen M. Kemal gittiği her merkezde şehrin ileri gelenleri ve özellikle
gençler ile esaslı görüşmeler yaparak, aslında küçük kongreler akd ediyordu.
Sivas Kongresi Saltanat ve Damat Ferid Paşanın baskısı altında kalmış, M
.Kemal’in Heyeti Temsiliye Başkanlığı, bertaraf olmuştu, çözülmeler ve kopuşlar
başlamıştı. Beynam’da uygunsuz koşullarda sabahlanılmış, ıskartaya çıkacak bir
otomobil ile Ankara’ya doğru yol alınıyordu. VE
ANKARA’lılar
M. Kemal'i neredeyse 7 gündür bekliyordu !
ANKARA
Evliya Çelebi, Ankara için ‘Osmanlı’nın elinde ebed eyleye’ dediği şehir
yıkılmaz kalesi ve halkının sağlamlığı ile seyahatnamesinde dikkat vermişti.
1893 yılında demiryoluna kavuşan Ankara, dört tarafından Anadolu’ya sahip
bir merkez konumundadır.
1893 yılında Sam Elliot’un tespitine göre 18 bin
Türk 11 bin Hristiyan olmak üzere 29 bin kişi yaşamaktadır.
Daha önce tiftik ve tarım ticareti ile çok zengin yaşam süren Ankara,
19. Yüzyıl’a yoksullaşmış olarak girmiştir. Ayrıca şehrin iki yanında
bataklıklar oluşmuştu. Sıtma ve verem, savaş kadar can almaktaydı. Aslında
havası sağlam ve memuru, esnafı, köylüsü dirençliydi. 24 Oğuz boyu, Ankara ve
o’na bağlı orta Anadolu kentlerinde çoğunlukta ve ağırlıktaydı.
KIZILCA GÜN
Oğuz Boyu, AHİ Ocakları ve onların güvenlik kolu olan
seğmenlerce, Oğuz gelenekleri her şeye rağmen sürdürülüyordu. Tarihte, KIZILCA
GÜN adıyla anılan, halkın tehlikeli ve zor günlerde, toplanarak irade koyduğu
günler bir Oğuz geleneğiydi. Selçuklu’nun çözülmesinden hemen sonra ‘AHİ CUMHURİYETİ’
ile geleceklerini teminat altına almışlar, Osmanlıya da yön vermekten geri
kalmamışlardı.
Bir Kızılca gün, yaşayan Ankara M. Kemal’in gelişinin bir gün
öncesinde, ‘Sancağı Mihraba’ dikerek ilanı yapmıştı. Ve artık Ankara’lılar M.
Kemal’i bekliyorlardı.
ÖNDER MİLLET
Dikmen sırtlarında, yani KIZILCA YOKUŞTA, Seğmen Tertibinin başı
çektiği Şehrin ileri gelenleri ve halkın büyük özlemi ve tezahüratı ile
karşılandı.
Seğmenlerin, ‘Millet yolunda ölmek’ andı ile duygulanan, M. Kemal’in
gözleri yaşlanarak, duygulanmış, daha sonra merkeze doğru hareket
etmiştir.
ÖNDER MİLLETİNİ BULMUŞTU!
İRADEYİ MİLLİYE MERKEZİ
Ankara’ya geldikten sonra Osmanlı Mebusan Meclisini tercih
eden arkadaşları o’nu yalnız bırakmıştı. O asla gerçek bir İrade-İ Milletten ve
kararından sapma göstermedi. Heyeti Temsiliye neredeyse yalnızca kendisinden
ibaretti. Ancak yılmadı. Heyeti Temsiliye adına İstanbul’a giden arkadaşlarını
nerede ise telgraf yağmuruna tutarak ‘İRADE-İ MİLLİYENİN ANKARA’da’ olduğunu
bildiriyordu. Arkadaşları hemen dönmedi, ancak Osmanlı Mebusan Meclisinin, son
kanunu, Misakı Milli sınırları yasası oldu.
Yine telgrafları ile İstanbul ve Saltanatı muhalif devletlere savunarak
İstanbul’a, gerçek iradenin, Ankara olduğunda ısrar ediyor, Ankara’ya gelmelerini
bildiriyordu. Ankara’da geçirdiği yalnız günler o’nun için Halkçılık ilkeleri
üzerinde yoğunlaşarak çalışma zemini verdi. Osmanlı’ya çevrilmiş olan silah,
Wilson Prensipleri ile sağlamlaştırılmış, meşruiyet bulmuştu. M. Kemal hemen bir
konferans vererek, Wilson Prensiplerinin, Millet’inin de temel hakkı olduğunu
vurguladı. Kısaca düşman tezcizatı ile düşmanı vurmuştu.
VATAN ÜZERİNDE VAR OLMA HAKKINI, ‘O’ VE MİLLETİ
KULLANACAKTI !
MESLEĞİ TÜCCARLIK OLMAMALI!
Ankara’da bulunduğu süre içinde, Sivas’ta çıkarılan ve adını
kendi koyduğu, İrade-i Milliye gazetesini, Ankara’ya taşımak istemiş ancak
gazetenin sahibi izin vermeyince Ankara’da ‘Hakimiyeti Milliye’ adında bir
gazete çıkarmıştı. Gazetenin mesleği bölümünde çok dikkat çekici bir yazıyı M.
Kemal bizzat yazdırdı.
‘’Bugünden itibaren mevki-i intişara çıkan ve sütunlarında bütün Anadolu
ile onu alâkadar eden muhitlerin ahvâl ve hadisâtını ihtiva edecek olan
gazetemize bu ismi tesadüfi olarak vermedik Gazetemizin ismi, aynı zamanda
takip edeceği tarik-i mücâhedenin de nev’idir. Şu halde diyebiliriz ki,
Hâkimiyet-i Milliye’nin mesleği, milletin müdafaa-i hâkimiyeti olacaktır.’'
BENİM KARAKTERİM HÜRRİYET VE İSTİKLAL !
‘O’ nu dahi yapan en kötü şartları, kendi lehine çevirmekteki
ustalığıydı. Bu ustalık,
HÜR AKIL ve HÜR KARAKTERİN,
bilgiyle, bezenmesinden meydana gelmişti.
İstanbul’da ecnebilerin, nasihat ve planları ile vakit geçiren arkadaşları,
çaresiz son ile karşı karşıya kalmış Ankara’ya gelmeye başlamışlardı.
EŞSİZ MİSAFİR
Artık bütün ibreler, Ankara ve Ankara’nın eşsiz misafiri fahri Ankara’lı M.
Kemal’i gösteriyordu .
O, direncin, dürüstlüğün,
gerçek, İRADE-İ MİLLİYE’nin TEMSİLCİSİYDİ.
BÜYÜK ÖNDER, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİ,
burada açacak;
Misak-ı Milli’yi, istiladan arındıracak ve Lozan’da BARIŞI
sabitleyecekti.
İş bununla da bitmeyecek, topyekun Kalkınma ve İyileşme hamlesi
başlatacaktı.
DAYANÇ; TÜRK MİLLETİ’NİN, FEDAKARLIĞI AZMİ VE ZEKASI
İDİ !
ÖNDER VE MİLLETİN, EL ELE, GÖNÜL GÖNÜLE, VERDİĞİ
ANKARA
HÜR CUMHURİYET TÜRKİYE'NİN MERKEZİ
|
27 ARALIK 1919
ATATÜRK'ÜN ANKARA'YA GELİŞİNİN
99. YILI KUTLU OLSUN!
Avrupa ve Anadolu’dan sürülüp atılmaya çalışılan, hatta bitirilmek
istenen, bir Millet ve Merkezi Ankara, bu tarihten sonra,
TÜM
MAZLUMLARIN, ZİYARETGAHI OLACAKTIR.
‘‘Bir Kaç Kelimelik İzahat’ adlı mektubunda (yazısında) şu satırlara yer veriyor. ‘Dünya yüzünde tek ve nufuzlu bir Şehir olan Ankara, sarsılmaz kahramanlığı sayesinde bütün müslüman milletlerin gayretlerini O’nun ümid mihrakında asri bir ziyaretgah olmuştur.’’ HÜSEYİN. KADRİYE, Mukaddes Ankaradan Mektuplar syf 20 .
YanıtlaSil