18 Ağustos 2018 Cumartesi

KEMALİST ÖĞRETMEN MİNE BÜLBÜL 'EMPERYALİZM!


EMPERYALİZM
      Ne demektir?
      Ne zaman başlamıştır?
     Bu kavramın içini iyi doldurmadan yada sınırlarını ortaya koymadan ANTİ-EMPERYALİST olmak mümkün müdür?  Sınırlarını bilmediğiniz kavramın karşısında olmak için nerede durmalıyız? Ne yapmalıyız? Bilmek mümkün değil ! Kaşı karşıya kaldığımız sorunun temeline inmek ve eldeki verileri doğru şekilde ortaya koymak için tanımları, doğru yapma mecburiyetindeyiz! Toplam olarak diyebiliriz ki;
 Tanımlar doğru yapılmadığı zaman teşhis ve tespit yanlış ve ya yine farkında olmadan karşısında olduğumuz adrese teslim oluruz!
   EMPERYALİZM
    Bir canlının diğer bir canlıya orantısız güç kullanarak uyguladığı baskı ve zulümdür. Öyle bir zulümdür ki, diğerini yok olmaya veya sürekli sömürüye maruz bırakacak hatta sömürülenin bunu fayda olarak algılayacağı süreklilik arz eden düzenekte olmasıdır. En koyu emperyalizmin göstergesi sömürülenin rızasıdır. Sömürünün fark edilmemsi halidir ki bu çoğunlukla hayranlık ile kol kola gezer ve süreklidir. Sömürülen isteklidir!
  EMPERYALİZMİN en doğru işaretlerinden birisi doğal düzenin bozulmasıdır.
   Sorgulamaya nasıl ve ne zaman başladık! (bireysel olarak)
   Bizim kuşağımız Fransız devrimi referansı ile eğitildi ve uzun zaman Devrimizin taklit olduğunu zannediyorduk ve bir Avrupa hayranlığı ile yıllarımızı askeri darbe ile de apolitik olarak tükettik . Bilginin elektronik ortamda hızlı dağılışı ve sosyal çevremizin genişlemesi, farklı bilgilere ulaşmamızı ve daha önce göremediklerimizi, duymadıklarımı duyma olanağı getirdi.
   Biz Laikliği Fransa'dan, Medeni Hukuku İsviçre'den aldığımızı öğrenerek yarım yüzyıl hayat  sürdük. Bazı büyüklerimiz, anti-emperyalizmi 'Fransız Devrim' hareketlerine bağlıyorlar ve o tarihten başlatıyorlar. Gerçekten öylemi ? Fransız Devriminden önce emperyalizm olgusu ile tanışmamış mıydık? Yoksa adını mı bilmiyorduk?
  O halde sömürgecilik ve dünya üzerindeki kendinden daha az gelişmiş, alet edevata sahip halklara uygulanan kırımları hangi kavram ile belirleyeceğiz ?
Emperyalizm tarihinin Fransız Devrimi ile başlatılmasına bir karşıtlığım daha var bir olgunun adı konulmuş ise görünür ve fark edilir olmuştur ve büyük ihtimal o artık başka bir gömlek giyerek başkalaşmış demektir. Aslında bu tarihten sonra daha yoğunlaştığını ancak gizlendiğini söylemek istiyorum. Bana göre Fransız devriminden sonra emperyalizm daha komplike olarak evrimleşmiş araçlarını çeşitlendirip kuvvetlendirmiştir.
Arkadaşlarımın birinin yorumu ile Emperyalizm, Collier's Ansiklopedisine göre üç ana döneme ayrılmış.
   1- 16. yüzyıla kadar olan ve içinden 19 yüzyıldaki paylaşım savaşını doğuran dönem,
  2-19 Yüzyılda, 1.Dünya savaşı ki, bu savaşa Kemal ATATÜRK önderliğinde bizim Atalarımız son verdi,
  3- Dönem ise içinde bulunduğumuz evre olarak belirtilmiş. 
KEMALİST ÖĞRETMEN MİNE BÜLBÜL 'EMPERYALİZM'


En koyu ve acımasız dönemi yaşıyoruz sanki. Saatler içinde değişen kurlar, teknolojik ve araçsal ambargolar, ek vergiler gibi. Bir gün içinde hatta saatler içinde yoksullaşıyor yada zenginleşiyoruz  üstelik vatandaş olarak hiç bir şey de yapmadan.
  Emperyalizm ne zaman başladı soruna verdiğimiz cevaplar o kadar çeşitli ki, yalnızca bir kaçı..
  para icad olduktan sonra,
  din icad olduktan sonra,
  tekerlek icad olduktan sonra vs uzayıp gidiyor.  
 Demek ki, bir de çeşitleri var yada güç kullanımı ilahi güç kullanımı, cins gücü kullanımı gibi!
Açarsak dünya iki bin yılı geçkin süreyle dinler üzerinden,  savaşlara sahne olmuştur! 
Din savaşlarının bağlandığı İlahiyat aslında tam bir emperyalist içeriktedir ve tahrifatlandırılmıştır. İnsanların inanma arzuları kullanılarak saptırılmış oynanmış bilgiler ile kan ve göz yaşına batırılmıştır. Oysa yardanın zaten bir düzeni vardır! Diğer canlıların yaşam hakkına saygı koşuldur. Aynı şekilde insanın kendi eşey cinsine karşı uygulanan baskı ve zulüm ile kadınlar bin yılardır edilgen, taciz gören, istismara uğrayan konumdadır.
Kültürel ve teknolojik emperyalizmi de atlamadan belirtelim!
Ben işin aslını insan oğlunu aklında buluyorum !
İnsanoğlu aklı ile orantısız güç elde edince emperyalizm başladı. Eğer emperyalizmi yalnızca insanın insana ettiği zulüm olarak görürsek büyük bir yanılgı ve hata yapmış oluruz. Bu gün insanın dünyaya ettiğini hangi canlı türü yapabilirdi. Dünyanın neredeyse altını üstüne getiren insan artık uzayın altını üstüne getirmeye talip!
   Üzerinde durduğumuz ve daha çok ilgilendiğimiz ekonomik emperyalizm. Ülke olarak dışa bağımlılığımızı sorguladığımız elimizden düşüremediğimiz teknolojik araçlar nedeniyle hissetme eşiğimize giren bağımlılık hali. İstiklali yerinde olmak yerine kendi hukuk kurallarımızı ve güvenliğimizi ilgilendiren cezai işlemlerde bir müstemleke vaziyetine düşmek! Alınan tedbirlerin yetersizliği ve esasa yönelik olamadığını görmek, son derece vahim!
KEMALİST ÖĞRETMEN MİNE BÜLBÜL 'ANTİ-EMPERYALİZM'


  Bir Kemalist olarak benim için üzücü olanda, emperyalist diye andığımız Ülkeler ile yandaşlık ederek, güçsüz Ülkelere yapılan yayılıma politikalarıdır! Onların madenlerine topraklarına kiralamaya talip olarak  açıklarımızı kapatmayı örneklemek. Bu hareket dünyanın doğal düzenine aykırı olduğu kadar dinimizin temel düsturlarına da aykırıdır. Türk Milleti olarak, bizi biz yapan temel felsefemizden uzaklaşıyor olmak, sömürüye karşı duracağımız yerde, kolay olanı seçerek bizde kendimizden daha güçsüz olanları mı sömürelim!
 Emperyalizmle baş etmenin yolu emperyalist olmak mı ?   
Yoksa mazlumların hakkına saygı gösterip kendi varlıklarımızla,

         
        ANTİ-EMPERYALİST OLMAK MI?

KEMALİST ÖĞRETMEN MİNE BÜLBÜL 'ÖĞÜT'

ÖĞÜT

KEMALİST ÖĞRETMEN MİNE BÜLBÜL 

KEMALİST ÖĞRETMEN MİNE BÜLBÜL ' UMUT'


UMUT
   Bu gün Kooperatifte hasbıhal bazındaki iki saatlik birliktelikten sonra yine hayıflanmaya başlamıştım.  Üzülüyordum, çok üzülüyordum.
Devletim, Milletim, Cumhuriyetim için endişelerim benliğimi esir almıştı. Kafamda her şeyin bir cevabı vardı ve nedenlerini açık açık gördüğüm ancak paylaşmakta sıkıntı çektiğim ya da ne zaman paylaşacağıma karar veremediğim bir sürü soru ile eve geldim. Yanımda çok saygıdeğer sevdiğim bir hocam vardı ve çok güzel bir tatil günü geçirmiştim ancak rahat değildim!
ANKARA MEMURLAR KOOPERATİFİ
GENEL KURUL TOPLANTISI
  Kafamın içini durmadan didikleyen alıcı kuşlardan kaçmak için her zaman yaptığım gibi; ya kitaba ya da elektronik ortamdaki bilgi denizine dalmaya karar vermiştim. İlk önce amacım başka bir konu ile ilgili bir kaynak bulma çabası iken, yine bu bilgi denizinde ummadığım  ya da amaçlamadığım  bilgilere eriştim.           
  Eski Gazetelerden bir kaç kupür okumaya başladım . Son derece ilgimi çeken bu zaman aralığında bir biri ardına okuduğum haberler beni öyle mutlu ediyordu ki saatlerin akıp geçtiğinin farkında bile değildim. Gözüm saate iliştiğinde gecenin biri olmuştu. Karşılaştığım haber, tamda bu günün, Kooperatifteki söyleşinin hemen ardından dikkatimin yoğunlaşmasına neden oldu ve yazmaya karar vermeme neden oldu. Daha önce yazdığım 'İlk Adımım' adlı yazıya eklemek adına, bu geçmiş zaman haberini sizlerle paylaşmaya karar verdim.
  Yazı da belirttiğim gibi Atatürk'ün desteği ile kurulan kooperatif zamanının bankalarından daha büyük hacme sahip olmuştu!
   Büyük bir güven vermiş!
   Bugünlere geldiğimizde eski ve tarihi gibi sıfatlar ekleyerek böyle büyük işler yapmış kurumun içinde bulunmak, tıpkı bir aslanın kafeste ölmesini seyir etmek kadar üzücü, çok üzücü! Çare dediğimizde elimizde açık veriler olmasına rağmen güven ve uygulanabilirlik kalmamış!
  Ülke olarak içinde bulunduğumuz iç ve dış siyasi ortam, ciddi anlamda endişe verici ve uzun zamandır rahat bir nefes almakta gerçekten sıkıntı çekiyoruz! Üstüne üstlük bu gün haberleşme kanalları ile terör örgütünün icra ettiği hadsizlik son derece vahim! Siyasi, Ekonomik ve kültürel kıskaçların ortasında ne yapacağımızı bilemiyoruz! Zorlanıyoruz ! Zorlanıyorum!
      İnsan bünyesi aşırı yükü kaldırmaya çalışırken kendisi için dengeleyici mekanizmalar geliştiriyor ve bu mekanizmalardan bazıları kendisine yarar, bazıları ise zarar veriyor. İşte ben baskı duyduğumda okumayı seçenlerdenim. Okumak benim yaralarımı sarıyor, olduğumdan daha iyi hissettiriyor, güven duymaya başlıyorum, olabilirlerim artıyor, içimi umut kaplıyor!
   Sözünü ettiğim bu haberi aktarmaya çalışacağım ve parantez içinde küçük açıklamalar yapacağım!
Bu güzel gazete haberi; umuyorum ki, sizlerin de inancınızı ve umudunuzu artırır.
  
28 Mart 1937 Tarihli 'CUMHURİYET' Gazetesi ikinci sayfada yer alan habere göre;
''Ankara Memurin  Kooperatifi İçtiması''
(küçük başlığı ile sunum bulmuş ve düşünün ki, bu haber o günlerde sıradan haber)
Ankara Memurin Kooperatifi Heyeti Umum iyesi bu gün Halkevinde, Maliye Vekaleti Müsteşarı Faik Baysal'ın Reisliğinde toplanarak İdare Meclisinin yıllık raporunu tasvip etmiştir. (görevi biten azâların ve yenilerinin seçimi bildirilirken) Tasvip edilen bilançoya göre bu sene ortaklara iştirak hisseleri nispetinde yüzde on ve şirketten yaptıkları mubayaata nispetle, yüzde sekiz temettü dağıtılacaktır. Bu netice Ankara Memurin Kooperatifi, on bir senelik mesai hayatında ilk olarak tecelli eden müspet bir vakıadır.'' 
Diye bitiyor.
    Umarım bu haberin güzelliği  paylaşımcılığı dürüstlüğü  geçmiş zamanlarda olduğu gibi hepimizi sarar!
   Aziz Atatürk'ün bizzat öncülük ederek kurduğu ve kendi cebinden sermaye verdiği, bu kooperatifler için şimdilerde biliyorum ki, mesnedi olmayan bir dünya haber yapılıyor. Oysa burada gazeteye rakamlar olarak yansıyan ancak aslında dürüstlüğün doğruluğun ve hakça paylaşımın bir toplumu nasıl özgür müreffeh ve haysiyetli kıldığını görmezden gelmek için insanın akıl zorunun olması gerektiği, gözler önüne açıkça seriliyor.

ATATÜRK YOLUNDA OLACAĞIMIZ GÜNLER 
UMUDU İLE!

KEMALİST ÖĞRETMEN MİNE BÜLBÜL 'UMUT'


UMUT
   Bu gün Kooperatifte hasbıhal bazındaki iki saatlik birliktelikten sonra yine hayıflanmaya başlamıştım.  Üzülüyordum, çok üzülüyordum.
Devletim, Milletim, Cumhuriyetim için endişelerim benliğimi esir almıştı. Kafamda her şeyin bir cevabı vardı ve nedenlerini açık açık gördüğüm ancak paylaşmakta sıkıntı çektiğim ya da ne zaman paylaşacağıma karar veremediğim bir sürü soru ile eve geldim. Yanımda çok saygıdeğer sevdiğim bir hocam vardı ve çok güzel bir tatil günü geçirmiştim ancak rahat değildim!
  Kafamın içini durmadan didikleyen alıcı kuşlardan kaçmak için her zaman yaptığım gibi; ya kitaba ya da elektronik ortamdaki bilgi denizine dalmaya karar vermiştim. İlk önce amacım başka bir konu ile ilgili bir kaynak bulma çabası iken, yine bu bilgi denizinde ummadığım  ya da amaçlamadığım  bilgilere eriştim.              
ANKARA MEMURLAR KOOPERATİFİ
GENEL KURUL TOPLANTISI
  Eski Gazetelerden bir kaç kupür okumaya başladım . Son derece ilgimi çeken bu zaman aralığında bir biri ardına okuduğum haberler beni öyle mutlu ediyordu ki saatlerin akıp geçtiğinin farkında bile değildim. Gözüm saate iliştiğinde gecenin biri olmuştu. Karşılaştığım haber, tamda bu günün, Kooperatifteki söyleşinin hemen ardından dikkatimin yoğunlaşmasına neden oldu ve yazmaya karar vermeme neden oldu. Daha önce yazdığım 'İlk Adımım' adlı yazıya eklemek adına, bu geçmiş zaman haberini sizlerle paylaşmaya karar verdim.
  Yazı da belirttiğim gibi Atatürk'ün desteği ile kurulan kooperatif zamanının bankalarından daha büyük hacme sahip olmuştu!
   Büyük bir güven vermiş!
   Bugünlere geldiğimizde eski ve tarihi gibi sıfatlar ekleyerek böyle büyük işler yapmış kurumun içinde bulunmak, tıpkı bir aslanın kafeste ölmesini seyir etmek kadar üzücü, çok üzücü! Çare dediğimizde elimizde açık veriler olmasına rağmen güven ve uygulanabilirlik kalmamış!
  Ülke olarak içinde bulunduğumuz iç ve dış siyasi ortam, ciddi anlamda endişe verici ve uzun zamandır rahat bir nefes almakta gerçekten sıkıntı çekiyoruz! Üstüne üstlük bu gün haberleşme kanalları ile terör örgütünün icra ettiği hadsizlik son derece vahim! Siyasi, Ekonomik ve kültürel kıskaçların ortasında ne yapacağımızı bilemiyoruz! Zorlanıyoruz ! Zorlanıyorum!
      İnsan bünyesi aşırı yükü kaldırmaya çalışırken kendisi için dengeleyici mekanizmalar geliştiriyor ve bu mekanizmalardan bazıları kendisine yarar, bazıları ise zarar veriyor. İşte ben baskı duyduğumda okumayı seçenlerdenim. Okumak benim yaralarımı sarıyor, olduğumdan daha iyi hissettiriyor, güven duymaya başlıyorum, olabilirlerim artıyor, içimi umut kaplıyor!
   Sözünü ettiğim bu haberi aktarmaya çalışacağım ve parantez içinde küçük açıklamalar yapacağım!
  Bu güzel gazete haberi; umuyorum ki, sizlerin de inancınızı ve umudunuzu artırır.
   28 Mart 1937 Tarihli 'CUMHURİYET' Gazetesi ikinci sayfada yer alan habere göre;
''Ankara Memurin  Kooperatifi İçtiması''
(küçük başlığı ile sunum bulmuş ve düşünün ki, bu haber o günlerde sıradan haber)
Ankara Memurin Kooperatifi Heyeti Umum iyesi bu gün Halkevinde, Maliye Vekaleti Müsteşarı Faik Baysal'ın Reisliğinde toplanarak İdare Meclisinin yıllık raporunu tasvip etmiştir. (görevi biten azâların ve yenilerinin seçimi bildirilirken) Tasvip edilen bilançoya göre bu sene ortaklara iştirak hisseleri nispetinde yüzde on ve şirketten yaptıkları mubayaata nispetle, yüzde sekiz temettü dağıtılacaktır. Bu netice Ankara Memurin Kooperatifi, on bir senelik mesai hayatında ilk olarak tecelli eden müspet bir vakıadır.'' 
Diye bitiyor.!
   Umarım bu haberin güzelliği  paylaşımcılığı dürüstlüğü  geçmiş zamanlarda olduğu gibi hepimizi sarar!
   Aziz Atatürk'ün bizzat öncülük ederek kurduğu ve kendi cebinden sermaye verdiği, bu kooperatifler için şimdilerde biliyorum ki, mesnedi olmayan bir dünya haber yapılıyor. Oysa burada gazeteye rakamlar olarak yansıyan ancak aslında dürüstlüğün doğruluğun ve hakça paylaşımın bir toplumu nasıl özgür müreffeh ve haysiyetli kıldığını görmezden gelmek için insanın akıl zorunun olması gerektiği, gözler önüne açıkça seriliyor.

ATATÜRK YOLUNDA OLACAĞIMIZ
 GÜNLER UMUDU İLE!