İKTİDARLAR ve DARBELER
Yönetimi Halktan
Oy ve ya baskıyla aldıkları icra hakkını
günümüze kadar keyfi hüküm hakkı olarak kullanmış, nadide Türk
Devriminin niteliğini işbirlikçileri ile derece derece sapmalar
tezgâhlamışlardır.
İlk sapma; Türkçeleştirme adı altında 1945 yılında
Anayasal düzlemde yapılmıştır.
O günden bu yana Halkın kendini yönetme hakkı her
yasa çalışması ile imtiyazlı genel vekiller yoluyla kesilmiş, kendini yönetme
hakkı belinden kırılmıştır. Halka ait bütün topraklar çiftlikler kamu malları
fabrikalar, ilk önce öz işleyişinden kopartılmış daha sonra zarar gerekçesi ile yok
pahasına satılmıştır.
Halkın iradesi ve beklentileri yadsınmaya değersizleştirilmeye başlamıştır.
Halkın iradesi ve beklentileri yadsınmaya değersizleştirilmeye başlamıştır.
Geldiğimiz bu son nokta; ise tam bir teslimiyet ve güncel
yaşamının her alanında görünmez bir işgaldir. Emperyal sistemin köleleri haline
getirilişimizin, yasallaştığı günleri yaşamaktayız.
Tam bir teslimiyet, tam bir toplama kampına dönüşen memleket için;
artık buradan öteye köy yoktur.
Biz bin yıllardır hürriyet ile yaşayan bir medeniyetin
temsilcileriyiz.
Bin yıllardır tüm Milletlerin çekindiği yürekli, cesur, taklit edilen asıllarız.
Bin yıllardır tüm Milletlerin çekindiği yürekli, cesur, taklit edilen asıllarız.
Türk Milleti Asilleriyiz.
İktidarı ve muhalefeti ile birlikte sahnelenen danışıklı
döğüşü; her verdiğimiz oyun, keyfi ve kötüye kullanımını, içimiz
yanarak, ah ederek yalnızca seyir edebilmekteyiz.
Dünya üzerindeki en mükemmel örgütlenmeye sahip Türkiye
Cumhuriyeti;
Jeopolitik durumu ve mükemmel örgütü ile emperyalizmin ana hatta
yegâne hedefi olmuş tarihsel dokümanları bile yok edilmiş, değiştirilmiş illümine
edilmiştir.
Bu gün nadide Türk Devriminin tasfiyesinde son nokta
yaşanmaktadır.
Çünkü Atatürk’ümüzün adım adım kurduğu KEMALİST sistem;
bu gün bile çağın ötesine geçtiği iddia edilen
medeniyetlerin bile yakalaması zor dayanışma, eşitlik hakça paylaşma ve örgütlenme temalarına
bağlı Türk Ülküsü üzerine inşa edilmiştir.
Felsefecilerin, Doktrinlerin, Emperyallerin ve kendini her
zaman halkın üzerinde gören zümrenin, kabul edemeyeceği kadar mükemmel olmasıdır.
Hiç bir doktrin, Kemalist sistem kadar detaylı,
incelikli, sevgili koruyucu ve kollayıcı değildir.
Felsefe ise olması gerekeni söyler ancak eldeki
olanaklar ile ne yapılacağının cevabını asla veremezler. Çözüm getirmek en
iyiyi bulmak ve yaşatmak Kemalist Sistemin en işlevsel özelliğidir.
Ve Kemalizm dünyada kurulmuş sistemlerin en
mükemmeli ve en kâmilidir.
Onun için adı Kemalizm’dir. Anadolu tasavvuf
geleneğinin son ulaşımı, son noktasıdır.
Dünyaya gelmiş geçmiş en mükemmel lideri bağrından çıkaran Türk
Milleti bu gün yok olma, vatanında parya olma, esir düşme imzasını kendi
atacak kadar tarihinden ve Türklük bilincinden, İstiklalinden,
Egemenliğinden uzağa atılmıştır. Bu yılların umut yitirimidir.
Ulu Önderimiz M. Kemal ATATÜRK Cumhuriyetçi, Devletçi,
Milliyetçi, Halkçı, Laik ve Devrimci yapıyı halkına, gençliğine,
askerine, polisine, her vatandaşına ayrı ayrı emanet etmiş,
Sonsuza dek Türk Milletini aydınlatacak İstiklal
Güneşinin işleyişini yapısını örgütünü ortaya koymuş ve bununla da
yetinmeyip, bu günleri yaşayabileceğimizi düşünerek Taşlara, Anıtlara nakşettirmiştir.
Ulusal Egemenlik için; bir Ulusun kendi yetkinliğini kendinin
ortaya koyması irade ve hürriyet için her an her yerde hazır tetikte hazır olma
gerekliliği vardır. Bizler Türk milleti olarak uzun süredir yönetime güvendik
sadakatle bağlı kalarak, her oy kullandığımızda hayır ve uğur diledik. Ancak
sadece temenni ve dileğin duanın yeterli olmadığı gün aşikar ortadadır. Çok geç
kalmış olsak bile bize düşen Devrim Kâmili olmak ve Kemal olmaktır.
Atatürk’ümüzün ve Kurulan Cumhuriyetimizin;
Onurlu Hürriyet ve İstiklal sahibi
vatandaşları olmaktır.
Vatanımız, Bayrağımız ve İstiklalimiz için yine
Ya istiklal, Ya ölüm!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder