BARIŞ ( İLK ADIMIM)
Kemalist Uzman Öğretmen
Bir telefon sesi ile sorumluluk duygum görev bilincim ve
toplantılara karşı duyduğum büyük tutku harekete geçmiş kendimi
sosyal söyleşilerin lafazanlıkların dan koparıp Kızılay’dan Ulus'a doğru gitmek
üzere otobüse atıvermiştim. Elimdeki, adres Işıklar caddesini gösteriyordu.
Ankara'nın yıllanmış artık dar gelen cadde ve sokakları hiç
alışkın olmadığı beni, karşılıyordu. Küçük esnafların, dükkânların önünden
geçerek yapı numaralarına dikkat kesildim ve bana verilen adresin yerini buldum.
Dar ve sert merdivenleri çıkarken bir yandan da iç kapı
numarası arıyordum. Gözlerim önüme çıkan sağlamlığı tartışılacak bu iç kapıda
sarı pirinç levha paket bantları ile tutturulmuştu. Hemen ardından levhadaki ATATÜRK ismi
gözlerimin fal taşı gibi açılmasına yüreğimin çok başka bir farkla çarpmasına
sebep olmuştu. Kendime geldikten sonra bu levhayı bir solukta okumuş heyecandan
donakalmıştım.
Kapıyı çalamadım. Elimi kapıya dokun durabilmek için
sanki bir ruhsal abdest, tinsel bir arınma
gerektiğini hissettim. Öğretmenliğim dolayısıyla her hafta en az iki kere saygı durduğum komut sesiyle başı önde ve dik hareketsizliğimle başlayan saygı duruşu şimdi yüreğimin fark tığıyla başlamıştı. Saniyeler içinde betimsiz bir hayranlık saygı; yaşamımın bana verdiği şansla tüm benliğimi kaplamış duraklamış ve zamanı olabildiğince uzatmıştım.
gerektiğini hissettim. Öğretmenliğim dolayısıyla her hafta en az iki kere saygı durduğum komut sesiyle başı önde ve dik hareketsizliğimle başlayan saygı duruşu şimdi yüreğimin fark tığıyla başlamıştı. Saniyeler içinde betimsiz bir hayranlık saygı; yaşamımın bana verdiği şansla tüm benliğimi kaplamış duraklamış ve zamanı olabildiğince uzatmıştım.
Karşımda kocaman eşi benzeri olmayan, tek, nadide, biricikliğiyle
bir Örgüt duruyordu ve bu Atatürk’ümüzün eli, aklı duyuncu iradesiyle
kurulmuştu. Dokunmaya bile korkarak özenle kapıyı tıkladığım da zaman 27 Mayıs 2016’ saat 14:00’yi
gösteriyordu.
Bu kısa zaman süren saygı diliminde beynimde bir şimşek
şöleni yaşıyordum. Beynim renk ışık ses ve cümbüşü içinde ne yapacağını
şaşırmıştı. Bütün hayatım boyunca öğrenebildiğim sav sözler bir ışık patlamasıyla
beynime yayılıyor, bir müddet esir aldıktan sonra hemen ardı sıra yerini ötekine
bırakıyordu. İçinde bulunduğum bu şölen ile yarım asırlık yaşamımın
aydınlandığını onca başkaldırımın bir ödülü gibi dans ediyordu.
Levhada;
“SS ANKARA Memurlar Tüketim Kooperatifi” yazıyordu.
Bir şimşek bana:
---‘Yurtta barış dünyada barış’ dedi,
---‘Cumhuriyet bir Fazilettir’ dedi,
---‘Bir elin nesi iki elin sesi var’ dedi,
Peki sizce başka neler dedi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder